Biga Roman Kültürü Gelişme ve Dayanışma Derneği Başkanı Rıdvan Aydın
Dünyaya kuzeybatı Hindistan dan yayılan romanlar , tarih boyunca kendilerine yapılan ırkçılık ve ayrımcılık, yüzyıllardan bu yana varlığını sürdürmektedir. Tarih boyunca, birlikte yaşadıkları halkların ülkelerin,milletlerin kültürlerine, yaşamlarına sayısız katkı sunan, bir yanıyla da dünya kültürünün taşıyıcılığını yapan bu zanaatkâr toplum, varlığını birçok olumsuz ve sıkıntıya rağmen hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır..
Kendilerini dünya topluluğu olarak ta kabullenen romanlar , dünyanın her şehrinde bir topluluğuna , aileyeveya bireyine rastlamak mümkündür.
Almanya, Belçika ve Hollanda Zigeuner yada Sinti?Rusyada?sıgan..İngiltere ve amerikadaGypsy ?FransadaBohem adlandırılan romanların dünya üzerinde bir çok değişik isimlerle vardır.
Balkan Savaşı?ndan, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı?na ve sonrası dönemlerde milyonlarca ROMANLAR göç yollarını değiştirip farklı coğrafyalara yönelmek zorunda kaldı. Irkçılık ve ayrımcılık, özellikle Nazi Almanya?sında doruğa ulaştı. Bir milyona yakın Roman, Nazilerin ölüm kamplarında can verdi, kurtulanlar Avrupa?nın dört bir yanına dağıldı. Bu büyük felaketten sonra Romanlar pek çok platformda bir araya gelmeye çalıştı.
Ve 8 Nisan 1971 tarihinde Londra?da toplanan Birinci Uluslararası Roman Kongresi, bu tarihin Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmasına karar verdi. 8 Nisan bütün dünyada, İkinci Dünya Savaşı?nda Naziler tarafından soykırıma uğratılarak katledilen bir milyon Roman?ın anısını yaşatmak adına Dünya Romanlar Günü olarak kabul edilmiştir. Roman ismi de burada rom kökü yani sırkanistçe de adam anlamına gelen kelimeyle kendilerini tanımlamışlardır.
Ardından gelen yıllar boyuncada , özellikle Avrupa?da, Roman toplumu sürekli ırkçılı ve ayrımcılığa uğradı. Ve halen daha uğramaktadır. Son yıllarda fransa ,italya , romanya , Macaristan ve bir çok Avrupa ülkesinde aşırı dercelerdeayrımcılığave ırkçılığa tabi tutulmaktadırlar.
Ülkemizde ise mıtrıp,bala,kıpti,abdal,karaçi gibi onlarca isimle adlandırılan romanlar Osmanlı zamanın da resmi kayıtlara göre dahil olmuşlardır. Ve yine Osmanlı kayıtlarına göre sancak ları da olan romanlar orduda askeri olarak , halk arasında ise at bakıcılığı, demircilik ve diğer el emeği sanatsal meslekleri ile yerleşik düzene geçmişlerdir. Fakat göçebe hayatını bırakamayan bazı romanlarda Anadolu, Rumeli ve balkanlarda hayatlarını sürdürmüştür. TÜRKİYE CUMHURİYETİ nin kuruluşunda , mübadele döneminde balkanlardaki yerleşik olan romanlar da Anadolu ya ve Rumeli ye göçleri sağlanmıştır. Ülkemizde maalesef geçmiş yıllarda ayrımcılık ve hurafe inanışlar ve kötü anlamlar içeren söz ve deyimlerle çingene ismine yapılan kötü yakıştırmalar sebebi ile diğer insanların ön yargılı bakış açısına sahip olmalarına sebep olmuştur.
Bu ayrımcılık ve önyargı sebebiyle romanların başta eğitim, barınma, iş ve sağlık konusunda diğer toplumlardan geride kalmıştır.
2009 yılında dönemin hükümeti tarafında yapılan roman açılımı ile sorunlar resmi olarak tanınmış devlet tarafından daha net görülerekçözüm noktaları belirlenmiş ve roman stratejik belgesi yayınlanmıştır. Yapılan çalışmalar toplumda özellikle temel hak ve özgürlükleri konularında bilinçlenmeleri ile, eğitim ,barınma konularında da gün geçtikçe daha da olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır.
Tüm önyargı ve ayrımcılığa rağmen, ülkesinin sevdalısı olanbu toplum devletine hiçbir zaman ülkesine zarar verecek hiçbir olayda veya girişimde bulunmamıştır.Her zaman toplumun asli bir unsuru ve parçası olarak kendilerini görmüşlerdir. Roman toplumunun gelecek umutları ise çocuklarının ülkesine ve milletine faydalı birer bireyler olmasıdır.