Biga Kent Konseyi Kent Müzesi İçin Çalışmaya Başladı

Biga Kent Konseyi Yürütme Kurulu 29 Temmuz Pazartesi günü yaptığı yürütme kurulu toplantısı, kent müzeleri vasıtası ile kent hafızasının kalıcı hale getirilmesi, kültürel hafıza kaybının önlenebilmesi, kentin özgün kimliğine ve tarihi değerlerine sahip çıkılabilmesi amaçları çerçevesinde Kent Müzesi ve Arşivi Çalışma Grubunu oluşturdu.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Veysel Tolun ?un başkanlığında kurulan çalışma grubu, Veysel Hocanın kent müzeleri hakkındaki semineri ile ilk toplantısını da Biga Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyeleri ile gerçekleştirmiş oldu.

Biga Kent Konseyi Başkanı Metin Tatlı?nın başkanlığında yürütme kurulu, kentin geçmişini birincil kaynaklardan öğrenebilmek ve kent arşivi oluşturabilmek adına sesli ve görüntülü kayıtlar alınması; kent tarihi ile gönüllü ya da akademik olarak ilgili kişilere doğrudan ulaşılması, gazete arşivlerinin incelenmesi, böylece kentin bir öyküsünün çıkartılabilmesi çerçevesinde çalışmalar yapılmasını karara bağladı. Bu kapsamda ilgili tüm vatandaşları ?Gelin kent müzesi ve arşivini hep birlikte oluşturalım. Kent Konseyi gönüllülerini bekliyor!? şeklinde Bigamızın tarihi ve kültürel kimliğine sahip çıkmaya ve zenginleştirmek için çalışmaya davet etti.

Toplantıda, Dr. Veysel Tolun?un seminer sunumunun da kamuoyu ile paylaşılmasının, bu değerli bilgilerin vatandaşlara ulaştırılmasının öneminden bahsedildi.

DR. VEYSEL TOLUN; BİKEM ÇALIŞMA GRUBU SUNUMU KENT MÜZELERİ

Günümüzde büyük bir hızla değişime uğrayan kentler,  yeni gelenlerle büyümekte ama bir o kadarda kimlik kaybına uğramaktadır. Sürekli yıkılıp yenileri yapılan binalarla,  yangınlar, depremler gibi felaketlerle kentlerin yüzü sürekli değiştirmektedir.   Kaçınılmaz ve doğal olan bu değişimlerle bir önceki dönemin toplum yaşamı,  anlayışı,  beğenileri ve mimari değerleri de yok olmakta ve kaybolmaktadır. Buradaki bir olumsuzluk kentin yeni sakinlerinin kentle ilişkisinin kopuk oluşudur.  Önceki kuşakların ürettiği kültürel değerlerin sonraki kuşaklara aktarılamaması bir çeşit hafıza kaybıdır.   Böyle bir kayıp bir toplum için son derece tehlikelidir.

Aynı şey Biga için de söz konusudur. 1992 yılında yeni kurulan üniversiteye bağlı fakülteler ve yüksekokulların da katkısıyla kent hızla değişime uğramış çeyrek yüzyılda nüfusu birkaç kat katlanarak çehresi değişmiştir. Bu zaman zarfında, yok olan pek çok değerin farkında bile olamadık. Hele bunu biraz daha eskilere götürürsek örneğin Biga?da 100 yıl öncesine ait toplum yapısı, yaşam biçimi, eğlence anlayışı gibi kavramlar hakkında bilgilerimizi araştırırsak son derece kısıtlı olduğunu görürüz.  Bunu daha da öncelere indirirsek bilgiler neredeyse sıfır noktasındadır. Oysa bu kent Osmanlıda Sancak merkezliği yapmış bir kenttir. Günümüze kalan birkaç mimari yapı olmasa geçen yüzyıllar hakkında adeta bir şey hatırlamayacağız.

İşte bu hafıza kaybının önüne geçmek için özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde kent müzeleri hemen her kentte yayılmıştır.  Ulusal ama topluma pek yayılamamış pek çok müzeye sahip Avrupa?da bu anlayışı benimsemiş 1960-1990 yıllarında Avrupa?nın pek çok kentinde Kent Müzeleri hızla yayılmıştır. Bu müzeler klasik müzelerin dokunulamayan anlayışına karşılık yaşayan ve canlı müzeler haline gelmişlerdir.

Ülkemizde ilk ulusal müzelerin varlığı 1890 yıllarına kadar inerken kent müzeleri gündemimize biraz geç girmiş, ancak 2000?li yıllarda İzmir ve Bursa kent yönetimleri bu konuda öncülük ederek ülkemizin ilk kent müzelerini oluşturmuşlardır. Çanakkale İlimizde 2006 yılında bir kent müzesine kavuşmuştur.