Başkan Osman Akkurt'un yaptığı açıklama şu şekilde:
Bugün 1 Mayıs...
Emek ve Dayanışma Günü...
Ekmek, Barış, Özgürlük için işçiler birlikte hareket ediyor, taleplerini seslendiriyor.
İşçilerin örgütlü mücadelesi zor şartlardan geçerek bugünlere gelmiştir.
Cumhuriyetimizin ilk yüz yılı kurtuluş, kuruluş , ekonomik ve sosyal alanda var oluş mücadelesi temelinde gelişti. Demokrasinin, sosyal hukuk devletinin işçi hak ve özgürlükleri açısından önemi ve değerini işçi sınıfı yaşayarak öğrendi. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında, her alanda bağımsızlık ile temel insan hak ve özgürlüklerinin egemen olması temel önceliğimiz olmaya devam edecektir.
Bu 1 Mayıs'ta herkes yaralı...
6 Şubat 2023 Pazartesi günü yaşanan ve daha sonra devam eden depremler "asrın felaketi" olarak tanımlandı. Yurdumuz bir yas evine döndü. Geçen senelerde omuz omuza mücadele verdiğimiz arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin bir bölümü artık aramızda değil... Anamızı, babamızı, ailemizi, memleketlerimizi, anılarımızı yitirdik... On binlerce canımız enkazlar altında can verdi... Biz geriye kalanlar ise, felaketin ardından daha da zorlaşan hayat mücadelesinin üstesinden gelmeye çalışıyoruz.
Depremin yaşandığı bu bölgede tekrar ayağa kalkmaya, memleketi ayağa kaldırmaya, yaraları sarmaya ihtiyacımız var. Türkiye işçi Sınıfı, ne derece fedakar ve özverili olduğunu, depremin gerçekleştiği ilk andan itibaren ortaya koydu. Arama kurtarma çalışmalarının en önemli aşamalarında Türkiye işçi Sınıfı oradaydı. İşçi sınıfının çabalarıyla daha fazla canımızın enkaz altında acı çekerek, soğuktan donarak ölmesinin önüne geçildi. Deprem sonrası yaraların sarılmasında öncü ve etkin rol oynadı.
Örgütlü toplum olmanın, sendikal örgütlenmenin önemi bu felaket sonrası daha iyi anlaşıldı. Yaşanan deprem felaketi, yurdumuzda uzun süreden beri aynı olan şeylerin kökten değişmesi gerektiğini hepimize gösterdi...
Bu felaketten belki daha az can kaybıyla çıkılabilirdi…
İnsan kaynaklı hatalar bütünü, kayıpların inanılmaz boyutlara erişmesinin en temel nedeni oldu...
Günlük çıkarlar uğruna hareket edip, parayı ve onun sağladığı sözde itibarı, insan hayatının önüne koyanlar nedeniyle kayıplarımız arttı... Buna neden olan zihniyet topyekun değişmelidir.
Ücretli çalışanların geçim ve yaşama şartları her geçen gün zorlaşmaktadır. Yaşanan enflasyon karşısında ücret artışları kısa bir zaman içinde etkisini yitirmektedir. Vergide ücretliler aleyhine olan yapı köklü olarak çözüme kavuşmamıştır. Daha yılın ilk aylarında vergi oranları yükselmekte, ücretli çalışanlar ağır vergi yüküyle karşı karşıya kalmaktadır. Asgari ücret artışları enflasyon karşısında kısa bir sürede etkisini kaybetmekte, yapılmak durumunda kalınan artış toplumun ağırlıklı bölümünün gelirini asgari ücret seviyesinde yoğunlaştırmaktadır.
Kamuda taşeron sorunu devam etmektedir. İnsani bir talep olan nakil hakkı konusunda halen bir adım atılmış değildir. Kayıt dışı istihdam sorunu ağırlığını sürdürmektedir.
Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller, mevzuattan kaynaklanan sınırlamalar, uygulamada karşılaşılan sorunlar devam etmektedir.
Bütün olumsuzluklara rağmen işçi sınıfı, yaşama ve çalışma şartlarının insana yakışır olması çabalarını kararlılıkla sürdürecektir.
Günümüzde, kamu kesiminde yaklaşık 700 bin işçinin toplu iş sözleşmeleri müzakereleri sürdürülmektedir. Burada elde edilecek sonuç, çalışma hayatının biçimlenmesinde önemli rol oynayacaktır. Yüz binlerce işçi ve ailesi geçim şartlarının iyileşmesini, yaşama şartlarının gıda-konut-ulaşım harcamaları cenderesine çıkarılmasını talep etmektedir.
İşçi sınıfı mücadele azmini kaybetmemiştir. Sorunlarımızın üstesinden gelmek için daha fazla mücadele vermemiz gerekiyor... Deprem, şimdiye kadar uğruna mücadele verdiğimiz işçi hak ve özgürlükleri mücadelesinin aslında hayati bir mesele olduğunu hepimize gösterdi...
Bugün ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunların bilincinde olarak, demokrasi içinde istikrarı savunmaya devam edeceğiz. İşçiler, demokrasiye yönelen her tehdidin karşısında olmaya devam edecektir.
İşçiler bu ülkenin temel ve kalıcı unsurudur.
Bu ülkede bütün insanlarımızın barış ve huzur içinde yaşamasının yolu sosyal devletin işlemesine, yoksulluğun ortadan kaldırtılmasına , işsizliğin yok edilmesine gelirin adaletle paylaşılmasına, hukukun işlemesine kısaca birlikte yaşamanın şartlarının güçlenmesine bağlıdır.
TÜRK-İŞ' in emek mücadelesi aynı zamanda ekmek, demokrasi, birlik, toplumsal barış ve vatan mücadelesidir.
Mücadelemizi büyüteceğiz, dayanışmayla yaralarımızı saracağız. İşçi sınıfı olarak hep beraber ayağa kalkacağız!
Yaşasın 1 Mayıs,
Yaşasın işçilerin Birliği ve Dayanışması,
Yaşasın TÜRK-İŞ…